26 Nisan 2009 Pazar

Kantjil&de Tijger

Artık canım sıkıldığı zamanlarda kafa dağıtmak adına yaptığım şeyler listesine Amsterdam günlerimi düşünmekte eklendi. Bir haftadır laptopım beni sinir etti sağolsun .İşletim sistemim çöktü yeniden format attık halen hergün yenibir hata veriyor eskisi düzeliyor. Hayırlısı ...


Neyse yukarıdaki mükellef sofra benim İstanbul'a dönüş tarihimin yaklaştığı zamanlarda oradaki kuzenlerle gittiğimiz mükemmel lezzetteki yemekleri götürdüğümüz Endonezya restorantından .
Kantjil & deTijger Spui meydanında çok şirin bir yer. Amsterdamlılar tarafındanda çok sevilen bir yer olacak ki rezervasyon yaptırmış olsanız bile saatinden önce gittiğinizde masanızı beklemek zorunda kalıyorsunuz. Eğer seçimde karar veremezseniz ya da hepsini tatmak isterseniz bütün çeşitlerden oluşan çok güzel menüler hazırlamışlar .Oralara gittiğinizde bu tip yemekleri seviyorsanız mutlaka deneyin derim ben .
Eğer vaktiniz yoksa take away mantığında restorant kısmının yanında Kantjil To Go 'ya da uğrayıp Haylaz Çocuk heykelinin yanında da o güzelim lezzetleri mideye götürebilirsiniz. Hem de daha ekonomik olarak ..

22 Nisan 2009 Çarşamba

Festivalin Ardından..

Bu seneki festivalde bitti işte. Ellerinde kitapçıklarıyla sinemaların önünde bekleyen etrafta filmlere koşuşturan insanları görmek için bir sene beklemek gerekecek .
İşte bu sene izlediğim filmlerden küçük izlenimler ,

Sessiz Kaos ,Bence çok sevimli bir filmdi .Nanni Moretti'nin daha önce Dear Diary'isini seyretmiş onuda sevmiştim. Bu kez sadece oyunculuk yeteneğini sergilemiş yönetmen .Acıtasyon yapmadan çok sevimli diyaloglar ile sürdü film .En sevdiğim anektodlar ise kendi kendi yaptığı listelerdi . Bir daha gidilmeyecek yerler listesi v.b :))
Üstadlar Kahvesi ,Buena Vista Social Club’un Arjantin versiyonuydu. Seyrederken orada olmalıyım ,tango yapmalıyım diye hissettim. Arjantininin birbirinden ünlü ve sevimli Tango müzisyenlerini keşfedip müzik ziyafeti ile sinemadan çıktım .

Absürdistan ,Filmin yönetmeni tamamen bizim Şalvar Davasından etkilenmiş. Film bir anlatıcı tarafından anlatılıyorPek fazla diyalog yok . İzlenmez diyemiyeceğim ama bizim Şener Şenimizin muhteşem performansı varken defalarca Şalvar Davasını izlemeyi tercih ederim .


Der Baader Meinhof Komplex; O dönemin birde Almanlar üzerindeki etkilerini görelim gibi birşey benim için . Tarihi gerçekler çarpıcı etkileyici olmasını sağlıyor tabii .Ben sevdim.
Rembrant ;İtham Ediyorum .İginç bir belgeseldi. Aslında gördüğümüz onca önemli resim şahaserinin sadece gördüklerimizde ibaret olmadığını ,resim okumanında ayrı bir ihtisas alanı olduğunu. Amsterdamda Gece Bekçisinin önünde geçirdiğim 10 dkyı film boyunca hatırladım ve yönetmenin yorumlarını ağzım açık seyrettim. Aaa burası da bunu mu ifade ediyormuş diyerek .En ilginç iddia ise Rembrandt’ın bu eseri yaptıktan sonra eserdeki ailelerin komplosu ile bütün mal varlığını kaybetmesi ve borca girmesiydi ..


Kara Altından Altın Mikrofona ; Samimi fakat acemiydi bence. Festivali belkide bu türde iyi bir belgeselle açmanın etkisi vardı belki ama ne biliyim beni çok gaza getirmedi. Ki ben gerçekten bir Altın Mikrofon sevenlerindenimdir. Belgesel boyunca iki bilemedin üç parça grubun şarkısı vardı .Benim cdlerde bile 6 parçası var Türkiye Petrolleri Batman orkestrasının canımm .Ama yine böyle şeyleri yapmaya başlamamız çok güzel .O zamanlarda yapılan müzik kesinlikle böyle belgesellerle ölümsüzleştirilmeli .Tabi bu tip işlerde bütçede önemli bir unsur kabul ediyorum .

Rumba ; Aslında kötü değildi ama ben daha farklı kurgulamıştım kafamda .Ben az diyalogu olan filmleri pek sevmiyorum sanırım .Biraz Charlie Chaplin’e gönderme yapan ama güzel görüntülere ve kadife sesli sanatçıların (Sezen Cumhur Önal gibi oldu ama :)) latin parçaları eşliğinde bir filmdi işte ..

Bizim Türk filmleri ,Sonbahar ve Pandora’nın Kutusuna gelince .Yapılmamış ya da işlenmemiş konular değil açıkçası .Seyrettim seyretmesine ama beni çok etkileyen birşeyler olmadı .Seneler geçtikçe Türk filmlerinin sayısının artması çok güzel .Festivalinde de daha çok yer vermesi daha güzel ..

Bu arada bu sene bir fire verdim malesef. Son gün saatlere bakmadan o kadar yanlış seçim yapmışımki gün içerisinde ikinci bir dört saatlik beklemeyi gözüm yemediğinden Nazım’ın Küba Seyahatine gidemedim. Umarım NTV bu belgeseli yayınlar.

Bu sene reklamlarda kullanılan slogan gibi bazı şeylerin kalıcı olduğunu bilmek güzel .29.Film festivali çabucak gel :))

15 Nisan 2009 Çarşamba

Kısaca Haberler..

Hani böyle günlerce oturursun plansızlıktan kafan patlar vakit bir türlü geçmiyor derken birden bütün programların üst üste gelir evi sadece uyumak için kullanırsınya on onbeş gündür o durumdayım .


Zaten festival başladı malum ilk yoğunluk ordan .Hergün Emek'ten Rexx'e ,Rexx'ten Atlas 'a mekik dokuyup duruyorum .Keyifli koşuşturmalar tabi bunlar benim için .Film başlamadan verilen reklamların sırası ezberlendi yine .Ayrıca bu sene o kadar saat beklememe deydi doğrusu biletlerimi aldığım görevli kız müthiş yerler seçmiş benim için .Ona teşekkürleri bir borç bilirim efenim. Gittiğim filmlerle ilgili kısa yorumlar festival bittikten sonra :))


Diğer yoğunlukta dediğim gibi tamamen gezme tozma adına (Keşke hep yoğunluk bundan olsa ) Aile aktiviteleri ,arkadaş toplantıları ,gece Kadiköy Taksim aktiviteleri derken Nisan'ın ortası gelmiş .


Ama herhalde ayın en güzel günü geçen Cumaydı .Diyete ve tabi spora başlamamızın 1. ayını annişle Taksimde kutladık .Şansımıza havada güzeldi ama dolaşmaktan çok yedik içtik .Eeee nede olsa bir ay boyunca hiçbir şey programı bozmamıza engel olamamamıştı. İlk önce Canım Ciğerimde bir ziyafet arkasından Özsütte profiterol arkasından buradaki tatlı yetmemiş olacakki kahvenin yanında hani şu üzeri tamamen çıtır çıtır antep fıstığı kaplı top cezeryeler varya onlardan küçülmüş midemize teker teker indiler. Ama bu kadar yemenin sonucu akşam yemeği görmek istemedik ikimizde .Neyse bir dahaki ayın ödülü bu kadar yoğun olmayacak kesin karar alındı :)). Pazartesi itibariylede eski yeme düzenine dönüldü .Hedefe ulaşana kadar devamm ..
Şimdilik festivali bitirine kadar pek birşey yapmıyacağım gibi görünüyor. Zaten şunun şurasında Cuma günü bitiriyorum filmlerimi sonra bir sene daha bekle tanıdık keyifler heyecanlar için ..

6 Nisan 2009 Pazartesi

Hayatımın Şarkıları


Daha öncede söylediğim kanki tarafından verilen görevi neredeyse bitirmek üzereyim. Kankinin fikri iyiydi. Görev, hani söyle evde toplandığımızda arka fonda çalacak hemde insanın içini kıpırdatacak türden bir karma mp3 albümü hazırlamak .Bende tamam ne kadar vaktimi alırki hallederim diye hemen atladım .Ama öyle olmadı çünkü bendeki hiçte küçümsenmeyecek olan mp3 arşivimi önce düzenlemek gerekliydi ki ortaya gerçekten güzel bir şey çıksın sonradan elimizdeki parçalardan şunuda koysaydık demeyelim. Bütün mp3 cdleri teker teker hariciye aktarıldı mevcuttakilerle birleştirildi .Gereksizler silindi ..
Bugün itibariylede mutlu sona ulaştım en azından düzenli bir playlistim var .Ve çıkan sonuca inanamadım son iki üç senedir mp3 işleriyle uğraşmadığım halde yaklaşık onaltı bin parça olmuş .

Neler yok ki eğlencelikler ,sinirlendiğim zaman dinlenecekler ,eskiler, birilerini hatırlatanlar (şarkılar çoğu zaman bana arkadaşlarımı,bir yerleri hatırlatır ..),birilerini hatırlatmaması gerekenler,arşiv niteleğindekiler ,hani fırsat olsaydıda söylerken hakkını nasıl verirdim şarkıları diye uzayıp gidiyor ..

Özünde iki tane cd hazırlıyacaktım ama bunları düzenlerken o kadar çok uzun zamandır dinlemeğim şarkıyı dinleyip eğlendimki bir kez daha anladım müzik gerçekten benim için çok önemli..

Artık onay mercilerinin kabulunu bekliyorum ..

1 Nisan 2009 Çarşamba

Parti Tırtılları

Festivalde Çocuk menüsündeki iki animasyondan biri Parti Tırtılları. En keyifli disko parçaları eşliğinde eğlenceli bir animasyon gibi gözüküyor. Festivalde dublajlı gösterileceğinden ben listeme almadım ama çocuklarıyla neşeli bir haftasonu geçirmek isteyenler bence mutlaka bu filme gitmeli .Umarım DVDsine bir şekilde ulaşabilirim de bende keyifle izlerim..