31 Aralık 2010 Cuma

2010'u bitirirken

2010 bana yeni bir iş, sevgiliyle geçirilen keyifli günler,bir sürü tatil ,dünyalar tatlısı bir yeğen getirdi .Ben bu yılı çok sevdim :)) Çok detaylı icmal yapmaya gerek yok açıkçası .Artılar eksiler illaki her yıl oluyor .

Umarım 2011 de bu seneki gibi keyif ,huzur ve sağlık içinde geçer. Herkesin içinden geçirdiği bütün dilekler gerçekleşir ..

Mutlu Yıllar ..

29 Aralık 2010 Çarşamba

Best of Concerts 2010

Yoğun gerçekten çok yoğun .Aralık ayının nasıl geçtiğini hiç anlamadım .Daha bayramdan kalma Viyana-Münih hattı ve bir sürü foto,yeni albüm haberleri var anlatılacak.
Madem yılın son günlerine giriyoruz icmaller çıkartılmaya başlandı yine. İşte bu senenin benim için en iyi konserleri .

 Sting Symphonicity Tour   @  Stuttgart

Hayatımın en güzel konseriydi herhalde. Bir anlık gazla alınan konser biletiyle bir anda kendimizi bulduk Stuttgart'ta. Yerimizde mis :)). Bu kadar yakından İstanbul'da seyredebilirmiydik bilemem Sting'i. Konser performansına gelince Royal Philharmonic Orkestrayla birlikte harikalar yarattı .DVD konser kaydı Sting severler tarafından mutlaka alınmalı .

U2 360 @İstanbul Olimpiyat Stadyumu

Neredeyse bir sene öncesinden almıştık bileti kankiyle taa şurada çok içten dilemiş olacak ki onun hemen arkasından açıklamıştı U2 İstanbul'a geleceğini .Bizde İtalya konserinde 3 saatte bitti ya biter diye hemen saldırdık. Konser alanı çok büyük olunca pekte beklediğimiz olmadı son güne kadar bilet vardı. Zaten onun sevimli durumundan dolayı konsere de beraber gidemedik .Sevgiliyle dinlediğimiz yılın 2. büyük canlı performansıydı .
Konserin sonunda çektiğimiz ulaşım toplu taşıma eziyeti de unutulmayacak tabi ama Sunday Bloody Sunday'de zıpladımya ,ölmeden onca yapılması gerekenler listesine tikimi attımya bana yeter.

Harry Connick Jr. @ İstanbul Harbiye Kongre Merkezi

Konser ile ilgili tek olumsuz şey arkadan seyretmek zorunda kalmamızdı . Harry Connick Jr muhteşemdi ,ışıklandırma muhteşemdi.Severek dinlediğim Harry 'nin bir de trompetçi arkadaşıyla dansı vardi ki doyum olmaz.

Marcus Miller Tutu Revisited @Salon

İKSV 'nin tarafımdan merak edilen Salonuna nihayet Marcus Miller sayesinde gidildi. Kafamda başka türlü hayal etmiştim gerçi salonu tıpkı buradaki gibi olsun istemiştim ama bu da kar yani .Küçük mekanlarda her zaman canlı performans izlemek bir başka.Sanatçıların mimiklerini birbirlerine tepkilerini seyretmeye bayılıyorum .Marcus ve ekurileri ya da öğrencilerimi desek ağzı açık izlettirdiler kendilerini.

Nouvelle Vague @ Babylon

Novulle Vague bu seneki keşiflerimden benim .Daha doğrusu sevgili sayesinde öğrenilenlerden .Performansları ile güzel bir doğum günü aktivitesi oldu benim için .Konser sonunda çekirdek kadronun fotoğraftaki elemanlar olduğunu solist kızlarında kaçınçı kez değiştiğini öğrenmekte ilginçti doğrusu.

7 Aralık 2010 Salı

Mercedes Museum@Stuttgart


Herhalde uzun zamandır gördüğüm en iyi müzelerden biriydi Mercedes müzesi. Binanın içine girer girmez kendinizi sanki nasa üssüne gelmiş gibi hissediyorsunuz. O kadar ince detaylandırılıp çalışılmış ki her katta insan büyüleniyor. Stuttgart'a yolu düşen herkesin listesinde 1. sırada olmalı bence..

Müze pazartesi günleri hariç her gün açık .Pazar günü yapacak şeylerin azlığında tercih edilen bir gün olabilir. 
Müze ile daha detaylı bilgiler için buraya bir tık !! 


Müzenin içinden Mercedes Arena manzarası ...

 Bir arabayı taşıyan araç bu kadar şık olabilir mi ? Sorarım size :))

1 Aralık 2010 Çarşamba

Porsche Museum@Stuttgart


Malum pazar günleri Stuttgart'ta bir sürü yer kapalı olunca Pazar günümüzü müzelere ayırdık.Bir daha gelme fırsatımız ne zaman olur bilmediğimizden müze seçiminde yaparken otomobil devleri Porsche ve Mercedes müzelerini listemize aldık.Müze gününün ilk durağı da Porsche müzesi oldu. Yenilenen müze binası ,yerleşimi ve ışıklandırması mükemmeldi.Almanlar ulaşım olayını mükemmel derecede çözdüklerinden gayet rahat bir şekilde ilk önce metro sonra trenle müzeye ulaştık. 



 Müzedeki favorim 1950'lerden


Çektiğimiz yüzlerce karelerden bazıları bunlarda..Kırmızının albenisi her zaman :))

30 Kasım 2010 Salı

Stuttgart Notları




Burada bakıp iç geçirdiğim konser haberinden sonra sevgiliyle birbirimizi gaza getirdiğimiz  günlerin ardından alınan konser biletiyle bir anda yeni rotamız oldu Stuttgart. İlk başta çokta turistik olmayan Stuttgart'a gitmek ,  sadece Sting’i muhteşem bir projeyle seyretmek için bile yeterliydi.

Ama araştırmaya başlayınca yavaş yavaş sadece konser için değil güzel bir haftasonu içinde güzel bir rota olduğu ortaya çıkması heyacanla bekleyişe çevirdi bizdeki ruh halini .
Bloglar aleminde çok gidilen bir rota olmadığından biraz rötarlıda olsa,sonradan yola düşecek olanlara detaylı Stuttgart tüyoları..

Ulaşım&Konaklama

Öncelikli olarak Havaalanından otelinize ulaşmanız için gerekli linkler ;



Havaalanından her yarım saatte bir şehir merkezindeki istasyona ulaşmak en ekonomik yol tren .S2 -S3 trenleri sizi şehir merkezine ulaştırıyor. Ondan sonrada sizin durumunuza uygun ulaşım biletlerini kiokslardan almanız gerekiyor.


Eğer bizim gibi sabaha karşı havaalanına gelmezseniz Terminal 3’teki Welcome Information Center’de bütün işlerinizi halledebilirsiniz. Roma’da olduğu gibi Stuttgart’ında Stuttcard adında 72 saat geçerli bir kartı var. Roma kart kadar ekonomik ve kullanışlı olmasada eğer 3 gün kalınacaksa bütün ulaşımlarında geçerli olduğu bu kart alınabilir. Biz Stuttcard yerine sadece toplu taşıma için geçerli günlük biletlerden aldık.


Gelelim Stuttgart ile ilgili kısa bilgilere,


İlk bakışta görülmesi gereken bütün meydanlar birbirine çok yakın .Yürüyerek geçişler ile  keyifli bir rota kendinize belirleyebilirsiniz.


Cumartesi günleri Schiller Platz’da çiçek pazarı,Karlspaltz’da Antika pazarı ve Rathaus’un bulunduğu Marktplatz’da yeme –içme ile ilgili pazarlar kuruluyor. Cumartesi günlerinin hareketliliğine inat pazar günleri ise hiçbir yer açık değil. Yemek için bile tek tük yer açık. O yüzden planlar yapılırken pazar günü konusunda dikkat..


Stuttgart şarap severler için farklı bir alternatif olabilir .Eylül ayında bir şarap festivali bile varmış. Kentin büyük bir bölümü bakımlı üzüm bağlarıyla dolu.

Gezme&Tozma


Görülmesi gereken yerler,

Sevimli meydanları Schiller Platz,Markt Platz,Schlosplatz(Palace Square), Markt Platz

Opera binası ve çevresi ,Kuntsmuseum (Modern sanat Müzesi ),Rathaus,Stuttgart State Gallery

Mercedes ve Porsche müzeleri (Biz müze tercihimizi bunlarda kullandık. Hem binalar hem de arabalar muhteşemdi )


Ben  ayrıca kendim araştırmak istiyorum diyenlere işte iki güzel link burada ve burada . Benim işime çok yaradı . Sadece bu iki siteye bile  bakınca insanın elinde yeterli bilgi oluyor doğrusu. Bir seyahat rehberine ayrıca gerek yok .Zaten Almanya kitaplarının içinde de (en azından benim baktıklarımın ) Stuttgart hakkında çokta detaylı bilgi yok .


Alışveriş

Königstraße Stuttgart'ın Alışveriş caddesi. Bildiğimiz ,bilmediğimiz bütün markaların bütün mağazaları burada

Elektronik marketlerden alışveriş yapmak isteyenlerde diğer şehirlerdeki gibi uzağa gitmek zorunda değiller. Şehir merkezindekiler devasa olmasada yeterli kapasite de bence.. 
Devam edecek..





25 Kasım 2010 Perşembe

Ed Harcourt@Babylon


Hani radyoda bir şarkıyı severek dinlersiniz ama kimin söylediğini bilmezsiniz ya Ed Harcourt'ta öyle biriydi benim için. Ta ki sevgilinin şans eseri kazandığı Radyo Eksen davetiyesine kadar. Davetiyeyi kazandıktan sonra Babylon programına baktığımızda denemek için aradığımız kriterlere uygun olduğundan (İngiliz müzisyenleri seviyoruz, canlı performans artı akustik) gidip dinlemeye karar verdik.
Herhalde hakkında birşey bilmeden dinlediğim nadir iyi performanslardan biriydi.Son albümü Lustre tavsiye edilir. Benim alınacaklar listeme girdi bile ..
Biraz daha yakından incelemek isteyenler buraya ..

23 Kasım 2010 Salı

Yolculukların ardından

Bayağı uzun bir ara oldu yine. Ama uzun yazılarla tarafımızdan keşfedilen yeni şehirler ardı ardına gelecek sırasıyla..






15 Ekim 2010 Cuma

Film Ekimi'nin ardından..

İşte bu seneki Film Ekimi mahsulleri ..
Tavsiye olunur .


Çok başarılı bir filmdi. Özünde gayet tanıdık bir konuyu muhteşem bir kurguyla sundular bize. Kasabanın gizemli ihtiyarı Felix Bush olarak karşımıza çıkan Robert Duval'ın performansı süperdi.


Normalde 330 dk'lık dizi olarak çekilmiş olan Çakal Carlos'un hayatından kesitlerin film versiyonu.
Daha önce Che :Part One'de seyrettiğim Edgar Ramirez bu film için bayağı hazırlanmış anlaşılan .Çok başarılıydı. Film sonunda güzel ama biraz uzundu dediğimiz filmin aslında 330 dakika olduğunu öğrenince uzun kelimesi tarafımdan geri alındı..

12 Ekim 2010 Salı

Faydalı bir site..


Yurt dışına giderken sizde bizim gibi turlara bağlı kalmadan hareket etmek istiyorsanız, bildiğiniz bütün otel rezervasyon sitelerini karşılaştırıp en ucuzunun hangisinin olduğunu inceleyebileceğiniz bir site www.hotelscombined.com . 3-5 euro aman ne kadar fark olabilir diye düşünebilirsiniz .Ama bazen gerçekten o günün kampanyası, erken rezervasyon indirimi derken toplamda büyük rakamlara dönüşebiliyor doğru adrese ulaşmak . O yüzden bu site herkese tavsiye edilir. Bizde ki daha küçük kapsamlı olanı da burada ..

8 Ekim 2010 Cuma

Roma Tatili-Bölüm -2




Roma yeme içme konusunda hiç sıkıntı çekmeyeceğimiz yerlerin başında gelir herhalde. Adamların mutfağı hem zengin hem de bizimkine çok yakın olduğundan çok fazla turistik olmayan yerlerin dışında nerede yense memnun bir şekilde masadan kalkılır diye düşünüyorum.


Öncelikle herkes tarafından da bilineceğini düşündüğüm küçük tüyolar ,

* Her taraftaki çeşmelerden akan su içiliyor ,lezzeti fena değil...

* Fırınlarda ,süper marketlerde ayak üstü atıştırabileceğiniz dilim pizzalar satılıyor.

*Eğer bizim gibi peynir,kurutulmuş porcini vb. şeyler almayı düşünüyorsanız kesinlikle yerel pazarlardan (bunlardan biri Campo De Fiori olabilir ) ya da süpermarketlerden yapın .Havaalanında aynı şeyi en az çarpı 2 ile satıyorlar .


Romada kaldığımız üç gün boyunca öğlen yemeklerini bir gün Piazza Navona'da bir gün Vatikan yakınlarında diğer günde İspanyol merdivenlerinin orada küçük sevimli restoranlarda yedik .Özünde hepsi lezzetli idi.




 Ama akılda kalanlar akşam seçimlerimizdi .

İlk gün yine Piazza Navona yakınındaki Cul de Sac oldu .Burası eski ve küçücük bir şarap evi. Küçük olmasına rağmen insanların masada oturabilmek için dakikalarca bekleyip ayakta şaraplarını yudumlamaları Romalılar tarafındanda sevilen bir yer olduğunuzu bize kanıtladı. Roma 'da içitiğimiz en güzel şarap bence buradakiydi. Podere La borla -Oltrepo pavese 2006 yanında da güzel bir peynir tabağı ve balık carpaccio ..


İkinci gün kankinin de tavsiye ettiği Da Vincenzo mezeleri konusunda süperdi.Yediğimiz tatlar halen hafızalarda. Yanında da bir şişe Lazio bölgesinden Fontouna Candida Togale Merlot ..



Son gün ise süper başlangıçlarının olduğu Taverna Angelica yanında da Leonardo Morellino di Scansano .Taverna Angelica yanlış hatırlamıyorsam bir kaç kerede yılın restoranı dalında da ödül almış ..

Gurme dostlarına tavsiye edilir...

6 Ekim 2010 Çarşamba

Roma Tatili - Bölüm 1

Gezme tozma programlarımızın sonuncu durağı olan Roma aslında ilk planlananıydı. Kışın işe girmeden önce ayarlanıp iş sayesinde patlayan İtalya turumuzla akılda kalmış ,bu sene izin alamazsam ana fikriyle de şeker bayramına aylar öncesinden ayarlanmıştı tarafımızdan.
Roma seyahati gerçektente farklıydı benim için .Hani bilmediğim bir şehri gezip keşfetmek kolaydıda bu kadar kısa sürede olacak mıydı bilmiyordum. Hele bu şehir Roma kadar turistik bir şehirse..
Tatilimizi bir tura bağlı olarak geçirmek istemediğimizden uçak bileti ve otel rezervasyonlarını kendimiz hallettik .İyiki de öyle yapmışız .Hem tura vereceğimizden daha ekonomik hallettik hem de hiç kimseye bağlı kalmadık. Otelin yerini biraz acemi olarak şehrin merkezi Termini'den uzakta seçmisiz.Bu seçim bize sabahları dışarı çıktığımızda okula giden İtalyan bebeleriyle karşılaşmak ve şehrin gerçek atmosferini tatmak olarak geri döndü.

Otelimize ulaşırken otobüsle yaptığımız şehir turları da cabası.
Roma ile ilgili olarak gidilecek yerleri tek tek anlatmaya gerek yok ."Best attractions" herkes biliyor ya da bir şekilde öğrenebiliyor tabi ki ..
Bizde gidilmesi gereken yerleri mükemmel anlatımı olan kutsal kitap elimizde sırasıyla gezdik. Collesium,Roman Forum ,Vatikan ,Trevi Çeşmesi,İspanyol merdivenleri,Pantheon,Parlemento binası ve birbirinden güzel meydanları ...
Birde kankinin verdiği çok önemli iki tüyo sayesinde en az 3-4 saat kazanmış olmanın verdiği rahatlıkla keyif yaptığımız mekanların sayısını arttırdık .Seyahatin sonunda değmeyin keyfimize..
Bu tüyolardan birincisi Roma Pass ,bu şehir kartıyla 3 gün boyunca bütün toplu taşıma araçlarını ücretsiz ve sınırsız olarak kullanabiliyor ,iki müzeyi de bedava gezebiliyorsunuz. Bu müze listesine Collesium ve Roma Forumu da dahil olduğundan, buradaki o devasa kuyruklardan kurtularak 2 dakikada içeri giriyorsunuz.


İkincisi ise Vatikan müzesine rezervasyon yoluyla internetten bilet almak. Gelsin 2 saat daha fazladan başka yerde keyif yapmak.Müthiş birşey .Size verilen saatte gidiyorsunuz görevlinin beklediği köşeye toplamda 10 dakikada içeri giriyorsunuz.


Yeme &İçme mekanları Bölüm 2'de inşallah kısa zamanda ..

27 Eylül 2010 Pazartesi

Bozcaada 2010 ..

Eğer izin alamazsam diye taa yaz başında ayarlanan 3 günlük bir tatil programıydı Bozcaada.
Üzerinden 1 ay geçince çok detaylı birşey yazamıyor insan ..

Bozcaada diyarından kısa notlar ;


Bozcaada'ya yine git .Ama ne olursa olsun bu bayram, resmi tatil vs. (ki biz 30 Ağustos'ta gittik :)) ) zamanında olmasın. Yoksa feribot sırasında bekler bekler durursun ..
Lodos Restoran'da mutlaka yer ayırt .Yer ayırt ki boş masamız malesef yok dediklerinde belki şansımız olur diye deli gibi dolanıp durma ..

O güzelim sokaklarda dolaş fotoğraf çek, çek ,çek ....
Seneye ya da daha sonra gittiğinde şarap içebileceğin güzel mekanların artması için dua et..

Yanında getirebiliyorsan bir şemsiye ,ikide şöyle katlanabileninden sezlong kap. Birbirinden güzel koylar seni bekliyor..
O kasa kasa üzümlerden mutlaka eve götür ,üzümlerin yanında da tabi ki biraz Vasilaki, biraz Karalahna ,biraz Kuntra biraz da Alicante ..
Bu yaz geçen Bozcaada tatilinin keyfini unutma ..

23 Eylül 2010 Perşembe

Film Ekimi 2010


Kışın yaklaştığının habercisi benim için Film Ekimi .Program açıklanmış detaylar burada .Bilet satışları 2 Ekim'de başlıyor.Haydi programı okumaya..

22 Eylül 2010 Çarşamba

Süper Bir Tatil Part 2- Alaçatı

Kaşta geçen muhteşem 5 günün ardından sabahın ilk ışıklarında Alaçatıya doğru yola çıktık.Son üç günü Alaçatıya ayırmak yazın başından beri aklımızdaydı.
Kaş'a göre tatilin Alaçatı kısmı daha çok spontan gelişti. İşin sadece nerede kalınacak kısmına buradan ve buradan detaylı inceleme yapıldı .Son karar ismide fotoğrafları da sevimli olan Kırmızı Ardıç Kuşu oldu .Sonuç olarak merkezi olması ve kahvaltı olayı geçer not aldı tarafımızdan..
Tatilin Alaçatı kısmından akılda kalanlar,

Yeme &İçme konusunda önceden istekli olsam da sonradan belirli bir liste yapmamaya karar verdim. Zaten midye dolma&süt mısır&İmren'in sakızlı dondurması derken çok detaylı yemek yemeğede hal kalmadı .
Deniz olayı Çark Plajı-Aya Yorgi Babylon-Altınkum üçlemesi olarak tamamlandı. Kaş'ın sıcaklığı mükemmel olan denizinden sonra ben buralarda dondum.O pırıl pırıl denizlere girmemle çıkmam bir oldu. Ama yinede püfür püfür esen kumsallarda keyif yapmak iyi geldi.
Senelerdir gidilmeyen Oldies But Goldies ile kurtlar döküldü.Gece sonunda yürümekle ilgili problemlerim vardı .Hoplayıp zıplayacağın yere seçeceğin ayakkabıyla ilgili yanlış karar alırsan olacağı bu tabi :))
Çeşme Marinaya hayran kalındı.Seneye mutlaka oralardaki mekanlarda bir akşam yemek keyfi yapılmalı..

Pazar sabahı Alaçatıda tatil maddesinede bir tik atılarak mutlu messut eve dönüldü..

13 Eylül 2010 Pazartesi

Süper bir tatil Part -1 Kaş ve Çevresi


Geçikmiş bir post;
Alırmıyım alamazmıyım diye geçen haftaların sonunda aniden gerçekleşen bir durgunluk haftasında izni kopardım işten. Hemen planlar hazırlıklar yapıldı kalınacak yerlerle ilgili araştırmalar yapıldıktan sonra toplamda 2.375 km 'lik yol aldığımız tatilimizin birinci bölümüne başlandı .

Kaş. Senelerdir gitmek için hayalini kurduğum bir yerdi. Çok iyi bir zamanlamayla son yıllarda geçirdiğim en güzel tatillerden biri oldu herhalde.
Kaş ve çevresi ile ilgili tüyolar Food and Travel'dan ve sevgili Dilara'nın yazdıklarından deftere not edildi. Şehir merkezi mi yarımada mı diye hafta boyunca yaşanan gelgitlerden sonra temiz ve mütevazi olan burada rezervasyon işlemimizi yaptık.Tatilin sonunda da memnun bir şekilde otelimizden ayrıldık .Otele oda kahvaltı konseptinde baktığımızdan olacak, ufak tefek eksiklikler gözümüze batmadı aslında. Otelin En güzel yanı ise sessiz sakin pırıl pırıl mavi bayraklı özel plajı idi.
Kaş ile ilgili izlenimlerden kısa notlar ,
*Diğer tatil yörelerine göre bozulmamış olması süper.
*Müzik ah müzik .Herhalde bizi en çok şaşırtan, mest eden kısım bu oldu .Lokantasından ,barına en küçük mekanına kadar heryerde çalan müzik harikaydı. Hele tekne turu araştırmalarımızda kaptanın" Kaş'ta bangır bangır müzik olmaz biz burada blues ,rock çalarız "demesi ayrı bir dumur konusu oldu. Tekne turumuzda gerçektende Dire Stairs ile Sting'le gerçekleşince bir kez daha helal olsun dedik Kaş ahalisine.
*Tatil boyunca Sangriaya doyduk. Hideaway'de güzel müzik eşliğinde birkaç akşam baş içeçeğimiz oldu.




* Yeme &İçme kısmıda en zevk alarak yemek yediğimiz yer Spaghetticiydi. O spagettilerin porsiyonlarının büyüklüğü ,lezzeti .Sahibinin hoş sohbetinde öğrendik ki kardeşi italya'da eğitim almış ,bir ara İstanbul'da da mekan açmışlar ama olmamış.Sonrada biz evimizde yolumuza daha iyi devam ederiz demişler .İyiki de yapmışlar..
*Yeme &içme kısmında birde yüzyılın kazığı geldi başımıza bu arada. Hem de dost tescilli kazığı.Benim selamımı söyleyin ,mutlaka gidin süper diye bir abimize ayıp olmasın diye gidilen Mercan restaurant bize yol,su elektrik olarak geri döndü. Son ayların en kabarık hesabını burada da ödedik herhalde .Öyle çokta abartı yemedik yani.




Kaş ve çevresinin denizine gelince ,
*Kekova ve çevresini daha önce de mavi turla gezmiştim ama bu seferki başkaydı .Kekova'da kaya mezarları ve manzarası güneşin alnında da olsa görülmeye değerdi.
*Saklıkent ,Benim gibi adrenalin düşmanı birini bile mest etti. Ah adım atamadığım son kaya varya bir dahikine daha donanımlı olacağım demek isterdim:))




*Kaputaş plajı ,Çocukluğumdan bir günü geri getirdi bana .Dalgalar arasında zaman nasıl geçti anlamadık sevgiliyle:))
*Patara Plajı, Gördüğüm en uzun sahildi herhalde. Ama sıcaktan o kadar bunaldım ki o gün Pataraya gelmemizle çıkmamız bir oldu. Dağılmış halim Kalkanda da devam edince Kalkan keşfi başka bir tatile kaldı .



Akılda kalanlar bir dahaki tatilde yapılacaklar ,
*Bahçe'de yemek .
*Meis adasına gitmek .Ah Schengen ah bu senede kalkmamıştı. Gerçi şimdi vizem var ama neye yarar. Seneye inşallah :))

6 Eylül 2010 Pazartesi

U2 360°

Ölmeden önce yapılması gerekenler listesi madde bilmem kaç ..

U2 konserinde Sunday Bloody Sunday'de zıpla ..

Magnificenttttt :))

24 Ağustos 2010 Salı

Lizz Wright -Fellowship



İşte merakla beklediğim albüm haberi geldi .Albümün çıkmasına daha var 28 Eylül'de .Ama Lizz Wright için sabırsızlanmaya değer. Nasıl acaba ?



Takip için buraya bir de buraya..

23 Ağustos 2010 Pazartesi

2.375km..

İstanbul-Gebze-Derince-Pamukova-Bilecik-Bozüyük-Afyon-Kütahya-Burdur-Korkuteli-Elmalı-KAŞ-Kalkan-Fethiye-Dalaman-Ortaca-Köyceğiz-Muğla-Yatağan-Çine-Aydın-İzmir-ALAÇATI-Çeşme-İzmir-Manisa-Akhisar-Balıkesir-Susurluk-Bursa-Yalova-Gebze-İstanbul


Evden çıkış ,eve varış tam 2.375 km. Tatil Bölüm -1 bitti. Ayrıntılar yakın zamanda..

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Sensus Şarap ve Peynir Butiği

Her yerde olan bildiğimiz markalardaki şaraplardan alıp içmek artık bizi kesmiyordu.Bu kadar alternatif varken ,daha farklı markalara da ulaşmalıydık. Ne zamandır konuştuğumuzu nihayet birileri yaptı. Sadece Türk şaraplarının olduğu bir şarap butiği Galata'da, Anemon otelin altında açılmış ve çok güzel bir mekan olmuş.


Sensus Şarap ve Peynir Butiği kendi markaları Ventus'unda içinde bulunduğu yüzlerce çeşit yerli şarap kapasitesine sahip.Şarap satın almanın yanında orada da keyifli bir tadım ortamı kendinize yaratabiliyorsunuz.
Galatanın gün geçtikçe güzelleşen ortamına Sensus çok yakışmış doğrusu.Biz bayıldık .
Şarap severlere şiddetle tavsiye ederim..


23 Temmuz 2010 Cuma

Ezginin Günlüğü-Eski Arkadaş


Dün gece burada dinlediğimiz keyifli performanstan dönüşte sevgilinin beni gaza getirmesinden olacak rüyamda Ezginin Günlüğü ile en sevdiğim şarkısı Kül Vaktini söylüyordum .Evet hayallerimden biriydi bir zamanlar grubun solisti olmak :))
Ben sebebin bu olduğunu sanarken ne zamandır grubun sitesine bakmadığımı farkettim .Malum uzun bir süredir yeni albüm çalışmaları yoktu.Bu sabah baktımki yeni albüm çıkmış .
Neredeyse bütün albümlerine sahip olduğumdan dolayı bu albümde arşive eklenecek tabii.
Ama her yeni albümde yaptığım yorum gibi bu albümde de söylemeden geçemiyeceğim .Tamam Eylem Atmaca'nın da sesi güzel, yorumları güzel ama Feyza Erenmemiş de gruba dönse olmaz mı?
O başkaydı gerçekten ..
Neyse albümle ilgili detaylar burada ...

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Festival sonrası

İstanbul caz festivali ayın 20sine kadar devam ediyor ama biz bu seneki programımızı bitirdik.
Şöyle detaylı inceleyince çokta memnun olmadan iki tane konsere gitmeye karar verdik aylar öncesinde.

İşte bu konserlerden küçük izlenimler,



Enrico Rava &Stefano Bollani konseri Aya İrini'nin büyüleyici atmosferindeydi geçen cuma. Daha önce hiç bir aktiviteyi burada izlememiş olmamdan dolayı kendimi ayıpladım doğrusu. Ortam tabiki büyüleyici ,aküstik şahaneydi.
Senelerin ustası Enrico Rava ile öğrencisi Stefano Bollani güzel saatler yaşattılar bize. Özellikle Stefano Bollani piyanosunu konuşturdu bence hocası Enrico Rava'yı açık farkla solladı .


Chick Corea The Freedom Band konserinin bileti ise bir görev bilincinde canlı dinlenmesi gereken duayenler listesine göre alındı .Asıl amaç Chick Corea'yı dinlemekti fakat konserin
kralı 85'lik davul ustası Roy Haynesti bizce. Kenny Garrett ve Christian Mcbride'ın performansları da başarılıydı. Ama öyle bir an vardı ki konserde adeta Cemil Topuzluyu büyüledi. Bütün ekip sıralayla gelip Roy Haynes'in davulu etrafında toplantı ve hep beraber çalmaya başladı. Herhalde kolay kolay göremiyeceğimiz bir performans oldu bizim için .
Bu arada Chick Corea'nın sitesine bakarken gördüm bu yaz Stefano Bollani ile birlikte düet konserleri olmuş ayrıcaİtalya'da. Eminim çok güzeldir ..

*Konser Fotoğrafları İKSV'den

22 Haziran 2010 Salı

Sting -Symphonicities



İşte benim için süper haberlerden biri .Bir numaram Sting'ten kesinlikle arşivlik bir eser. The Royal Philharmonic Concert Orchestra ile birlikte yorumladığı en güzel parçaları bu albümde. Hele bir de turne programı var ki tam bir hayal kurma sebebi ..

Ayarlanıp gidilebilir mi acaba .. Keşke..


Detaylar burada ..

28 Mayıs 2010 Cuma

Caro Emerald-That Man !

Malzeme listesinin dayanılmaz sıkıcılığı ancak Caro Emerald -That Man dinleyerek giderilebilir derim ..

Daha detaylı incelemek için buraya..



Dip Not: Caro Emerald Hollandalı, Amsterdam'daki arkadaşlara duyurulur. Melweg olsun Paradiso olsun bir konseri için takip edilmeli derim. Eğlenceli olabilir...