30 Ekim 2008 Perşembe

Puccini Bonboni


Çikolataya taptığım an işte bu andır. Fazla birşey söylemeye gerek yok ...
İçeri giriyorsunuz o misssss gibi çikolata kokusu üzerinizi kaplıyor ve mutluluktan uçuyorsunuz .


Tek yapmanız gereken güzel güzel bakıp hangisini önce yiyeceğinize karar vermek .
Puccini Bombini Singel 184 numarada. Kesin denemelisiniz çok şey kaçırırsınız yoksa..

Lizz Wright Live at The Paradiso ..



Son iki üç gündür bloggerın yasaklanmasıyla ülkemde olup bitenleri birkez daha hatırlamamdanmıdır ,yoksa havalarının neredeyse kar yağdı yayacak formatında soğumasındanmıdır (Bugün sıcaklık 6 C idi. İstanbul ise 18 C :(( ) hiç keyfim yoktu .
Taki bu geceki müzik ziyafetine kadar..


Lizz Wright bu gece Amsterdam Paradisodaydı ve ben de tabiki .Lizz Wright'ı ilk kez Dreaming Wide Awake albümünde keşfetmiştim .O günden beri canlı dinlemek hayalimdi. Kısmet Amsterdamdaymış.
Bu kızın sesi gerçektentende müthiş .Bütün konser boyunca büyülenmiş bir şekilde onu ve grubunu (Özellikle de bateristi :)) ) izledim. İkinci sırada oturmamın etkisi de olabilir tabii.
Burada da biletler Bimhuisdaki gibi numarasız vaktinde gelirsen çok güzel yerden konseri izliyebiliyorsun .



Paradiso eskiden bir kiliseymiş 68'lerde hippilerin daha çoğunlukta geldiği club olarak ünlenmiş. Deep Pupple'ın bile konser kayıtları var .
Dönene kadar bir iki konsere daha eğer bilet bulabilirsem buraya gelmeyi düşünyorum .
Vee İstanbulda da daha çok sahnenin havasını yakından soluyabileceğimiz konser mekanları istiyorum . Duyrulur...

26 Ekim 2008 Pazar

Pes !!

Bloggerda yasaklanmış hem de sebebinin ne olduğu açıklama yapılmadan . Güzel ülkemden de bu beklenirdi zaten ..

25 Ekim 2008 Cumartesi

Ucuz Yollu Atıştırma Yerleri -1

İnsan zamanının büyük bir kısmını dışarıda geçirince yeme içme mekanlarınında birden fazla olması gerekiyor.Hem de ucuz.Hayat her zaman Gurme tadında geçmiyor.

İşte bunlardan ilki en büyük şubesi Kalverstraatın sonunda bulunan La Place .




Bilmem hatırlarmısınız Profilo Alışveriş Merkezinin açıldığı ilk zamanlarda yemek katında bir mekan vardi (Sahi neydi adı ya!! ) Her köşeyi konseptlere ayırmışlardı.





İtalyan,vejeteryan, grill ,Asia v.b . Sonra fiyat politikasından olsa gerek yerini kocaman bir kebabçı almıştıç Neyse konumuz bu değil. La Placeda böyle bir yer.



İster paket yaptırın, ister orada yiyin çok fazla seçeneğiniz var. La Place en sevdigim kisim smooties kısmı .Her gidişimde dayanamayıp en büyük boylarını götürüyorum yakında smooties gibi olursam şaşmam .
Kısa Amsterdam seyahatlerinizde özellikle öğlen yemeklerinizde La Place'ı deneyebilirsiniz.

24 Ekim 2008 Cuma

Soğuk çok soğuk


Ne kadar inanmak istemesemde buraya kış sonunda geldi galiba. Bugün hava felaket derecede soğuktu. Lahana gibi giyinme sezonunu bizzat açmış bulunuyorum. Ben kat kat giyinirken yanımdan geçen hatunların süper mini etekler ile bir nebze üşeme belirtisi göstermemeleri de ayrı bir tartışma konusu.

Ama havalar nasıl olursa olsun en önemlisi insandaki yaşama sevinci .Bakınız turist amcalara (1,5 aydır burada olduğumdan ve buraya gelen arkadaşlarıma geniş Amsterdam turu yaptırabildiğimden kendimi bu kategoriden çıkartmış bulunuyorum efem ) yağmur soğuk dinlemeden bisikletleriyle şehri keşfediyorlar..

 

21 Ekim 2008 Salı

Anacondaaa



Şehrin heryeri su ve kanallar olunca köprülerde onunla beraber karşınıza çıkıyor. Şehrin her tarafı birinden güzel eski ve yeni köprüler ile kaplı.

Daha önce internette surf yaparken modern köprülerin resimlerini görünce, görülmesi gerekenler listeme eklemiştim .Ama nerede olduğu biryere kaydetmeyince bu zamana kadar onları bulamamıştım .

Ama dün çok güzel birşey oldu .Eve dönüş yolunda tramvay duraklarının birinde yine Amsterdamın modern mimarisiyle ilgili iki binanın fotoğrafını çekmek için indiğimde ayaklarım beni o iki kıpkırmızı köprüye götürdü .

Hava parçalı bulutlu olduğundan ilk köprü ile ilgili net bir görüntü yakalayamadım
Zaten benim tam anlamıyla taptığım ikinci köprüydü. Köprünün kıvrımları bir yılanı andırdığından Anaconda Snake lakabını takmışlar.

Bu iki köprü 2002 yılında Footbridge Award’ı kazanmış.

Köprünün en üst noktasında bulunmak gerçekten müthüş bir duygu.

Gerçektende muhteşem değilmi ama …

 

20 Ekim 2008 Pazartesi

Bimhuis



Bimhuis Amsterdam’ın daha çok Jazz performanslarının yapıldığı dünyacada ünlü konser mekanı .Buraya geldiğimden beri sadece programı alabilmek için uğrayabilmiştim .

Geçtiğimiz Cuma kurs çıkışı birazda yeni müzisyen keşfetme seydasıyla adını bile ilk defa duyduğum Joris Roelofs Quartet adlı arkadaşlarımızın biletini aldım .

Mekan gerçekten çok güzel ,akustik iyiydi. İşin en güzel tarafı ise müzisyenler yanı başınızda. Her zaman açıkhava konserlerinde konuştuğumuz şeyi burada yaşamak çok güzeldi. Performansı izlerken sanki insan kendini sahnede hissediyor.Müzisyenlerin hiçbir mimiğini,birbirleriyle iletişimlerini kaçırmıyor insan .Ve dinlediği müzikten dahada zevk alıyor.

J
oris Roelofs'a gelince kendisi Hollandanın genç saksofonistlerinden .Gittiğim konserde ilk albumünün tanıtım konseriydi. Başarılı bir konserdi ilk defa dinlememe rağmen sıkılmadım .Özellikle bis şarkısı I Fall in Love Too Easilydeki performansı çok iyiydi.
İleride belli mi olur daha ünlü olursa ben keşfetmiştim derim ...


17 Ekim 2008 Cuma

Çocuklar gibi şendik

Bugün ortaokuldan beri yapmadığım birşey yaptım .En son İzmir fuarında Balerine bindiğimde çığlıklarım sonunda tövbe etmiştim bu tip aktivitelere. Zira ben hayatıma adrenalin katacak bu tip şeyleri sevmem.

Dam meydanına lunapark kurdular geçenlerde .Bizde gaza geldik doğrusu.Ve içlerinden birine binmeye karar verdik. Benim için en zararsızı atlı karıncaydı ama onun için hakikaten büyüdüm galiba :))

Veee sonunda kararımızı Power Dancerda verdik. Aman Allahım neydi o öyle .4 tane arabayı düşünün bir daire platform üzerine sabitlenmiş .Birde ana platform var tıpkı balerin gibi . İlk önce ana platform dönmeye başlıyor. (En zevkli olanı bu bence çünkü en zararsızı ..) sonra arabaların platformu ,sonrada arabalar her biri farklı yöndee ve 5 dk boyunca .İlk önce bu süre azmış gibi geliyor ama sonra bitsin diye düşünmeden edemiyor insan. Hele bizim gibi sırt çantasının içinde kaseler ile binince insan ...

Tamam itiraf ediyorum çok eğlenceliydi ama herhalde bir daha yapmam bütün gece başım döndü yaaw.

Peki resimdekini denedim mi ?? Tabiki de hayır .. Şunu söyleyim Brad Pitt gelse elimden tutup hadi neolur deneyelim dese yinede cevabım hayır olur .O kadar ..

16 Ekim 2008 Perşembe

Knokke


Aynı günün ikinci durağı Knokke şehriydi. Knokke Belçikanın kuzey batısında zengilerin ağırlıkta olduğu tatil şehri.Heryer o kadar düzenli ve evler o kadar muhteşemki. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar hesabı bütün yürüyüşümüz sırasınca arabalar ve evlerden konuştuk.


Hele sahilde yürürken bir ara Renault vb.araba giremez levhası aradım.Park yeri Audi,BMW Mercedes sırasıyla gidince insan şüphelenmiyor değil ..

Zengin ahalimiz sezonu kapamış olacakki neredeyse bütün evlerin kepenkleri kapalıydı .


Ama yine de keyif yapanlarda yok değildi hani ..


Bu arada Kuzey denizine ayak bastım . Knokkenin uçsuz bucaksız yumuşacık kumlu plajları var. Denizin suyunun rengini ve özellikle de sıcaklığını kesinlikle bizimkiyle kıyaslamamam konusunda uyarı aldım .Ama yine de bu mevsimde kumsalda yürümek bana terapi gibi geldi.



14 Ekim 2008 Salı

Brugge



Havalar akıl almaz şekilde güzel gitmeye devam ediyor burada. Her gün evet bugün son defa güneşi görebilirim daha fazla dışarıda vakit geçirmeliyim diyorum .Ertesi gün hava dahada güzel oluyor. Sanırım kural bu anın tadını çıkarmak hıı ...

Geçtiğimiz pazar da hava muhteşemdi .Bu güzel havayı Belçika'nın iki güzel şehrinde geçirdim .

İlk durağımız Brugge idi ..

Brugge dar sokakları,kanalları ,küçük ama her biri birbirinden ihtişamlı binaları bulunan meydanıyla tamamen bir açık hava müzesi. İnsan burada saatlerce fotoğraf çekmek istiyor.

Yukarıdaki çan kulesi kent merkezindeki sanırım en yüksek yapı ...





Girdiğim dar sokalardan birinde bu kırmızı eve bayıldım. Aslında daha güzel bir açıdan resmi çekecektim fakat evin
sahibi cam kenarında oturyordu. Teyze öyle bir bakış attıki her an kafama birşey yiyebilirim korkusuyla yandan ancak bu kadar çekebildim :))










Meydandan genel bir görünüm. Resmi çektiğim en sakin anlardan biri. O gün sizde orada olmalıydınız. Herkesin elinde çeşit çeşit fotoğraf makineleri her anı her yeri resmetmeye çalışıyor..

Bu da bir diğer meydanı .Brugge'in modern hali ..




11 Ekim 2008 Cumartesi

Ama ama nasıl yani

Amsterdam kanalları arasında dolaşırken çoğu zaman farketmeden önünden geçtiğim anlamsız paravanlardı bunlar. Taki o muhteşem kokuyu alana kadar.Adamlar sokak ortasına işiyorlar yaa. İlk gördüğümde gerçektende inanmak istemedim. Ve sordum soruşturdum gerçektende öyleymiş...

Öyleki bilimum alışveriş merkezinde ,mağazalarda Mc Donalds v.b fast foodcularda bile parasız içeri sokmayan zihniyet sokaklarda erkekler icin islemiyor...




Bu en en modern hali efendim...

10 Ekim 2008 Cuma

Birleşmiş Miletler

Bir insan aynı anda kaç dil duyabilir.?Flemenkçe,İngilizce ,İspanyolca,Rusça ,Portekizce,Japonca, Çince ,Türkçe vs..sayamadım bir ara .Bugün bindigim tramvay birleşmiş milletler gibiydi .Her kafadan bir ses aman Allahım kafam karıştı valla ...

Ama son noktayı Tramvayın sevimli kontaktörü koydu.

Theeeeee Central Sitation .Ladies and Centelmen Welcome The Central Station .Have a nice eveninggggggg.Aynen böyle uzatarak :)).

9 Ekim 2008 Perşembe

Leiden


Leiden Amsterdam’a yaklaşık yarım saat uzaklıkta eski bir üniversite şehri. Ülkenin en eski üniversiteleri bu şehirde. Her yerde öğrenciler var ve tabi bisikletleriyle :))

Şehrin genel silüeti tıpkı Amsterdam gibi ama daha az turistik. Gerçek yaşamı burada daha da hissedebiliyor insan.

Ama öyle bir yer varki insan kendini sadece başka bir ülkede değil başka bir zamanda hissediyor kendini .Hani şöyle kafanı aşağıya doğru çevirdiğinde bir şövalye geçecekmiş gibi ..

De Burcht ..





Her noktasından farklı bir tarihi mekan gözüküyor bu 12 .yüzyıldan kalma hisarda ..
Manzara gerçekten müthiş .Benim emektar külüstür bile çok güzel kareler yakaladıktan sonra..



Bu da De Burch girişindeki muhteşem ağaç odamı 12. yüzyıldan bilmem ama ..


4 Ekim 2008 Cumartesi

De BijenKorf Drie Dwaze Dagen



Bejinkorf Hollanda'nın bunun gibi ünlü alışveriş mağazalar zinciri.Her sene Drie Dwaze Dagen adında müthiş indirimlerin uygulandığı bir kampanya yaparlarmış. Bu sene bende denk geldim .
3 gün boyunca belirli ürünlerde çok büyük indirimler oluyor. Bütün Amsterdamlılar her sene bunu bekliyor anlaşılan, 3 gündür mağazının içerisini görmeliyizdiniz.
Aslında insanlar çılgın gibi alışveriş yapmakta haklılar .Öyleki özellikle kozmetik bölümünün indirimleri harikaydı . Normal fiyatın neredeyse beşte biri fiyatına adamlar satış yapınca tabi insan dayanamıyor ve çılgın gibi alışveriş yapıyor. Benim gibi alışveriş yapmayı seven ama hiçbir zaman kendini kaybetmeyen biri bile üç gün boyunca alışveriş yaptıysa düşünün yani ...
Eğer Ekim başında seneye buralarda olursanız mutlaka uğrayın aklınızda bulunsun ..

 

3 Ekim 2008 Cuma

Hayretler İçerisinde



Dün yine Kalverstraatda dolaşırken Fairtrade ürünlerinin satıldığı dükkana girdim .Dükkanda aynı zamanda etnik eşyalar , kitaplar, hediyelik eşyalar ve evrensel müzik cdleri vardı. Müzik cdlerinin bir grubu da şu mehşur Putumayo World Music serisiydi . İstanbulda dolaşırken hiç Turkish Grove gözüme çarpmamıştı. Gurbetteyimya hemen atladım cdye hangi şarkılar var diye :))


İşte bizim Turkish Groovelar !! Özellikle 9 .parcaya bakmanızı rica ediyorum .Başka yorum yok...

1 Ekim 2008 Çarşamba

Kalverstraat



Kalverstraat Amsterdam’ın turistlerinde yoğun bir şekilde dolaştığı en bilinen alışveriş caddesi .Bizimde ülkemizde bulunan ve bulunmayan ( azda olsa ) birçok markanın mağazaları bu cadde üzerinde bulunmakta..

Bu arada Amsterdamda büyük alışveriş merkezi yok !! Şu ana kadar gördüğüm en büyük alışveriş merkezi bizim City’sden küçüktür herhalde .Hadi anlaşma yapalım City’s kadar olsun ..

Ama Hergün bu caddeden geçmek ve alışveriş yapmak yine de çok keyifli. Hem alışveriş yapmanın keyifsizi olurmu di mi ? Varsın devasa alışveriş merkezleri olmasın canım..




Vleminckx ise Amsterdam’a geldiğinizde yemeniz gereken lezzetlerden patates kızartmasının en lezzetli yapıldığı yer.Kalverstraat bağlanan sokakların birinde. Ben başka yerlerde de yedim burada mutlaka yemelisiniz.Öyleki bizdeki en iyi on listeleri gibi Gurme kitaplarında adı yazılı olan biryer .Kuyruk olsa bile mutlaka bekleyin derim ben ..

Yalnız seçtiğiniz sosa göre de külahta satılan bu patatları üstünüz özellikle de parmaklarınız batmadan yemek tamamen bir ustalık işi.Tıpkı Cenga oynamak gibi ağır ve emin adımlarla ilerlemeniz gerekiyor...