27 Şubat 2009 Cuma

Şubatıda devirdik..

Yok yok tabikide Hugh Jackman ile değil. Bizzat kendi çabalarımla verimsiz bir şekilde .Evet bu ay malesef bir uyuşukluk vardı üzerimde ne planladıysam yapamadım ,birçok arkadaş aktivitesi sağolsun onların iptalleri (kış miskinliği herkezin üzerinde ) ile yapılamadı. Bana da bol bol camdan yağmuru ve soğuk havayı seyretmek kaldı..

İf bitti .Seçmiş olduğum filmlerin beni ve arkadaşlarımı memnun etmesi ile rahat bir oh çekildi .Şimdi gelsin İstanbul Film festivali .Benim bir numaram ..

Oscar gecesini o kadar istememe rağmen bu sene yine canlı seyredemedim .(Şimdi Kodak Theatre 'dayız ve ödül törenine başlanıyor anonsuna kadar dayandım ama sonra benim uyku koltuğumunda etkisiyle uykuya teslim oldum) .Ama ertesi gün tıpkı canlı seyrediyormuş edasıyla özellikle Hugh Jackman'ın açılış performansına hayran kalarak bir gece öncenin açığını kapattım..

Madem evdeyim bari yemek yapma girişimlerine başlıyım diyerek insanlık için küçük benim için büyük adım olan küçük yemek denemeleri yaptım.Ve oluyor galiba ya daha çok pratik gerek ..

Son olarakda şu ücüzü kazayla moralim bozuldu yapılan yorumlara sinir oldum. Özelliklede Amsterdamdaki yabancılardan gelen yorumlara ..

Neyse akşama uzun zamandır görüşmediğim lise tayfasıyla sevdiğimiz mekanlardan birinde toplanacağız umarım .

Şubatın son iki günü en azından biraz keyifli geçsin ve artık hava ısınsın lütfenn ..

21 Şubat 2009 Cumartesi

Arthur De Pins


Hani bazen alışverişteyken ya da yeni bir yere gezmeye gittiğinizde almaya karar verdiğiniz şeyden birden basiretiniz bağlanır ve almaktan vazgeçersiniz .Sonra zaman geçincede niye almadım diye dövünürsünüz ama artık iş işten geçmiştir. Benim en son Brüksel’e gittiğimde bu başıma geldi. Kente ilk girdiğimizde girdiğimiz onlarca kitapçılarda bu illüstrasyonları görmüş akşam dönüşte uğrar ,kitabını alamasam bile bir kartpostalını alırım demiştim. Tabi dönüşte zaman kalmayınca benim planlar altüst oldu. Hadi almadın adamın ismini yazsana bir köşeye onuda yapmadım .Öyle kaldı yani .Taki dün geceye kadar.


Dün gece yine uykum kaçtı başladım internette gezinmeye .Maillerime baktım ,birkaç yazı okudum yok uykum gelmiyor. En son göz yorma takdiğim olan Pacman oynamak için Facebook’u açtığımda (Evet Sadece bunun için kullanıyorum Facebook :)) tanıyor olabileceğiniz kişiler köşesinde üniversiteden uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımın ismine rastladım ordanda çalışmalarının olduğu sitesine ve tataaaa işte orada karşımda Arthur de Pins. Onunda çalışmaları olduğundan beğendiği sanatçıların linklerinde yer vermiş Arthur de Pins'e .Bazen uzun zaman aradığın şeyler internette insanın karşına böyle pat diye çıkıveriyor işte.

Gerçi biraz muzur illüstrasyon serileri de var ama Péchés Mignons serisindeki hatunlar çok şeker :)) .Acaba ingilizce olarak basımları var mıdır ?.Bu ana kadar bulduklarım malesef fransızca...

19 Şubat 2009 Perşembe

Oscar'a az kaldı ..

Bu aralar nedense kafamı bir türlü toparlayamıyorum . O kadar çok yapmam gereken şey varki .Öyle hayat çokta kötü gitmiyor sadece iş aramalarım sebebiyle sıradan ve tabiki temkinli .Bu boş günleri ileride aramamak için en azından daha organize olmam lazım .Umarım en kısa sürede zamanımı daha verimli kullanmaya başlıyabilirim. Şu önümüzdeki birkaç günüde miskin miskin geçirsem Pazartesi başlasam olmazmı?? Malum adettendir yeni şeylere Pazartesi başlanır: ))

Neyse bu ara aksatmadan en iyi yaptığım şey arşivimdeki filmleri eritmek ile yeni vizyondan filmlere gitmeye devam etmek herhalde .Ve önümüzde yılın önemli sinema olaylarından Oscar geceside var. Bu sene acaba uyumadan tamamı seyredebilecekmiyim ediyorum .Oscar'a aday olan filmlerinden sadece Vicky Cristina Barcelonayı seyrettim ama şurda yapılan ankete tahminleri kullanarak oy verdim .Eee işin ucunda gidiş -dönüş Avrupa bileti var .İyi olurdu ama..
Bakalım bu sene kimler kazanacak ..

16 Şubat 2009 Pazartesi

Faydalı Bir Site



Konserler hayatınızda benim gibi önemli bir yer kaplıyorsa ve öncesinden takip etmeyi seviyorsanız Pollstar çok başarılı bir site bence. Hele önceden belirlediğiniz yurtdışı seyahatlerinizde gideceğiniz şehirde sevdiğiniz bir sanatçının performansını da izlemek süper olmazmı. İstanbul için çok detaylı bir liste vermiyor ama yurtdışındaki şehirler için detaylı listeleri mevcut .Kısa sürede hangi tarihte kimin konseri var görüp, gerekli linklere bağlanabiliyorsunuz .
Öyleki Amsterdamda takip ettiğim tarihlerde Performans mekanlarının sitelerinden önce birkaç konseri burada yayınladıklarını gördüğümden tavsiye ediyorum ..

12 Şubat 2009 Perşembe

I love your blogss:))

I love your blog adlı sevimli mim oyununda Kırmızı'nın listesinde ben de varım .Çook teşekkürler şekerr :)) .Böylece bende mimler aleminde siftahımı yapmış oldum.

Kurallar şöyle;

1. Beni ödüllendiren blog yazarının linkini vermek.
2. Bu ödülü başka 7 blog sahibine linklerini vererek göndermek.
3. Seçilen blog yazarlarını durumdan haberdar etmek.

İşte benim hergün acaba neler yazmış diye severek takip ettiğim bloglardan 7'si (Alfabetik olarak ...)

*Çilek Reçeli

*Eyvah Yaş Otuzbeş

*Jelatin

*Journey To Blue

*Küçük Hikayeler

*Peanut Butter And Black Coffee

*Salıncakta İki Kişi

7 Şubat 2009 Cumartesi

Mutfağa marş marş !


Cafe Fernando'nun şu yemekosfer olayını görüp ay ne iyi fikir bende ekliyim aramalarda zorlanmamış olurum dedim.Ama dememle birden bir ses arkamdan gülmeye başladı . Bir iç ses . Şu yukarıdaki yemek kitaplarına bizzat sahip olan(Bir sürü yemek dergisi ,zip dosyaları dahil ) ben kitapların içinden toplam 10 tane tarif yapmışmıyımdır bu kadar sene içinde bilmiyorum . Ama hissediyorum bir gün birden ilham gelecek ve ben oradakileri teker teker yapmaya başlıyacağım .Zaten başlasamda uzun bir süre Yemekosfere gerek kalmıyacak herhalde .Benim genlerimde yemek yapma isteği ve yeteneği olmalı biryerlerde ayrıca .Zira ben dışarı çıkmaya üşenip ekmek yapma makinaları bile yokken zeytinli ekmek yapan,sofraları rağbet gören bir annenin kızıyım .Ama bir ilahi gücün beni mutfağa iteklemesi gerekiyor işte o ne zaman olacak gerçekten bilmiyorum :))
Olur dimi ??

3 Şubat 2009 Salı

Kimse Fatma Gibi Öpemez ...

Bugün keyif kahvemizi içip kanallar arasında dolanırken ,malum gündüz tvde hiçbir yok ,bu filme rastladım Kimse Fatma Gibi Öpemez 1964 yapımı.Uzun zamandır eski türk filmlerini seyretmemişim bayağı bir eğlendim .Filmde yok yok Vahi Öz'den Hulusi Kentmen'e Fatma Girik'ten benim favori 60'lar jönüm İzzet Günay ve daha bir sürü sevilen ünlü .Daha öncede seyretmemişim ayrıca.
Allahım o bakışları ,replikleri ,film arasındaki kopuk geçimlere rağmen çok sevimliydi. Birde daha önceden hiç dikkat etmedim ve hatırlamadım ama Hulusi Kentmen'in ve İzzet Günay'ın çizgili t-shirt giymeleri .Ne kadar yakışmıştı: ))
Hele filmin kapanış repliği .Ne kadar kavga etsekde ne olursa olsun hiç kimse fatma gibi öpemez gibi birşeydi .İllaki ismi bir yerde kullanacağız yani .O zamanların Türk filmlerini seviyorum yaa :))

2 Şubat 2009 Pazartesi

Pazartesi Sendromumu !!

Herhalde çalışma hayatım boyunca Pazartesilerden nefret ettim. Hatta Pazar akşamlarından Pazartesinin o sıkıcı toplantılarını düşünür ve gerilmeye başlardım.İşe gittikten sonrada akşamın gelmesi için öğle yemeğinden akşam çıkışa kadar her yarım saatte bir saate bakardım .Tam bir Pazartesi sendromu vakasıydım anlayacağınız.

Ama malum son bir senedir Pazartesi sendromu diye birşey kalmadı .Tabii bu sürede çalışmadığımdan kaynaklanıyor. Benim için pazartesinin herhangi bir günden hatta bütün günlerin birbirinde farkı yok .Ama arada bu kadar boşlukta sıkmıyor değil bünye şaşırdı tabi sen bu kadar sene stressle geril , harala gürele koştur sonra kendini tam anlamıyla kulak memesi kıvamında hisset :))

Şu aralar Pazartesi ile ilgili tek sendrom çalışan arkadaşlarımı aradığımda içten acaba küfür yiyormuyumdur acaba diye düşünmek. Ama onları avaturmu bilmem ama bu günler o kadarda uzun sürmeyecek benim için. Er ya da geç o özlemediğim Pazartesi sendromlarına kavuşacağım !!

Neyse ben biraz daha bu sendromlardan mahrum kalacakmışım gibi geliyor .Zira ne kafama göre doğru dürüst bir ilan ne de beni görüşmelere çağıran işverenler mevcut şu aralar .Bana aylaklığın biraz daha tadını çıkarmak kalıyor :))

Bu arada ben !f ‘de gideceğim filmleri belirledim ve biletlerimi aldım .Benimkiler bunlar ya sizinkiler .Hazırmısınız :))
İkisini de merakla bekliyorum .



İlki Larry Charles ve Bill Maher 'dan dünya üzerindeki inançları anlatan eğlenceli diyalogların olduğu bir belgesel Religulous ,



İkincisi ise dünya festivallerinde ödüller almış bir animasyon Sita sings the blues .